9 Mayıs 2020 Cumartesi

İKİ KEZ ÖLÇÜN

Kan şekerini hem yemekten önce hem de sonra ölçmek diyabet kontrolünü daha iyi sağlamak için önemli bilgiler verir.
Kan şekerinizi yemekten birkaç saat sonra ölçtüğünüzde 245 gibi yüksek bir sayıyla karşılaşınca bu sonucu nasıl değerlendirmeniz gerektiğini biliyor musunuz? Yediklerinizin kan şekerine etkisini öğrenmek için kan şekerini hem yemekten önce hem de ilk lokmayı yuttuktan iki saat kadar sonra ölçmek gerekiyor. Bu konuda yapılan çalışmalar, ikili ölçümün kan şekerinin hedef aralığının dışında seyretmesinin nedenleri konusunda kritik ipuçları verdiğini gösteriyor.
Yolunda gitmeyen bir durum olduğu anlamına gelse de;
yemekten sonraki 245 mg/dl ölçümün, yemeğe 225 mg/dl ile başlamaya karşı 130 mg/dl ölçümle başlamaya göre çok farklı olarak değerlendirilmesi gerekiyor.
‘Diyabetle Yaşamanın Afro-Amerikan Yolu’ kitabının yazarı uzman doktor Brown Riggs; “Eğer kan şekeriniz 225’ten 245’e, yani 20 puan yükseldiyse, bu yükselişin nedeni sadece yedikleriniz değildir. Bu bir başka sorun olduğu anlamına gelir.
Kan şekeriniz ilk yediğiniz lokmadan iki saat sonra 50 puandan fazla yükseldiyse bu, neyi ne kadar yediğinizin değişmesi gerektiği şeklinde değerlendirilmelidir.” diyor.
Kan şekerinizi kendiniz ölçüyorsanız daha sık ya da daha aralıklı ölçüm yapmanız gerekiyor olabilir. “Bu sıklık kan şekerinizin ne kadar ayarlı olduğuna bağlıdır.” diyen Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Endokrinoloji Uzmanı Yard. Doç. Dr. Özlem Çelik; “Kan şekeri düzeyleriniz hedef aralıkta ise ve kan şekeri düşüşleriniz (hipoglisemi) yoksa daha aralıklı ölçümler yapabilirsiniz. Amerikan Diyabet Cemiyeti ve Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği Diyabet Kılavuzlarında kan şekeri düzeni sağlanana dek hastanın kendisinin açlık ve tokluk kan şekerini izlemesini önermektedir. İki çubuk, iki iğne, iki damla kan sıkıntılı bir savurganlık gibi görünse de, bu karşılaştırmalı kan şekeri ölçümleri gelecek yıllarda sağlığınızın daha iyi olmasına yararlı olabilecek ipuçları sağlar. Diyabet hastalarının kan şeker düzeylerini istenilen hedeflere getirene dek bunu uyguluyoruz. İlk 1 hafta tüm öğünlerde aç ve ilk lokmadan 2 saat sonra tokluk kan şekeri ölçümleri yapıyoruz. Hastayı tanıyoruz. İlk değerlendirmeyi yaptıktan sonra aralıklı ölçümler yaparak hastanın farkındalığını sağlıyor ve tedavi sürecini hasta ile birlikte devam ettiriyoruz.” diye ekliyor.
KAN ŞEKERİNİ İZLEMEK SİZE DENETİM SAĞLAR
Kan şekerinizi ölçmenin pek çok nedeni vardır. Bu sayede:
 Hedef ölçü düzeyinin üstünde ya da altında olup olmadığınızı belirlersiniz.
 Kullanılan ilaçların etkilerini izleyebilirsiniz.
 Diyet, egzersiz, hastalık ve diğer durumların kan şekeri düzeyini nasıl etkilediğini öğrenirsiniz. Önemli! Kan şekerinizi ölçmek diyabetinizin seyrini anlamaya ve gerekli değişiklikleri yapmaya yardımcı olur. Çünkü düzenli ölçüm yapmadan uygulayacağınız değişiklikler tahminden öteye geçmez. Kan şekeri ölçümlerinizi yemek öncesi ve sonrasında izlemek, sağlıklı beslenmek ve egzersiz yapmak diyabet denetiminde size destek olan güçlü yöntemlerdir.
Karşılaştırmalı ölçümlerden siz de yararlanabilirsiniz.
Karşılaştırmalı kan şekeri ölçümleri sayesinde kendiniz için bir ‘tehlikeli yiyecekler’ listesi oluşturabilirsiniz. Örneğin pizza, makarna veya Meksika yemekleri yediğinizde kan şekerinizin yükseldiğini bu ölçümler sayesinde keşfederseniz, sizin için ‘tehlikeli’ listesinde yer alan bu yemeklerden herhangi birini yemek istediğinizde daha küçük porsiyonları tercih edip, ekstralardan vazgeçebilirsiniz. Örneğin makarna yemek istediğinizde tabağınıza bir bardaktan az ölçüde haşlanmış makarnayı yayıp, üstüne nişastasız bol sebzeli hafif bir sos dökebilirsiniz.
Ya da sebzeleri yan yemek olarak makarnayla birlikte yiyebilirsiniz.
Bu ince ayarın gerekliliğini karşılaştırmalı ölçümler sonucunda öğrenebilir daha çok yediğiniz görünümünü sağlarken, kan şekerinizi de normal düzeyinde tutabilirsiniz.
Bu gibi uygulamalarla artık A1C (ikiden üç aylığa kadar ortalama) kan şekeri düzeyinin yüzde 12.1’den 8.1’e düştüğünü belirten bazı hastalar bu başarılarında en önemli payın düzenli ve karşılaştırmalı kan şekeri ölçümü olduğunu kabul ediyorlar.
Kan şekeri düzeyindeki iniş çıkışların etkileri düşünüldüğünde, gün boyunca her öğünde karşılaştırmalı ölçüm değerlendirmesi yapmanın sıkıntılarına değeceğine inanın.
KARŞILAŞTIRMALI ÖLÇÜMLER VE EGZERSİZ
‘Bir Pankreas Gibi Düşünmek’ adlı kitabın yazarı Gary Scheiner,
egzersizden önce ve sonra kan şekerinizi ölçmenin hem iyi bir motivasyon hem de güvenlik önlemi olduğunu belirtiyor.: “Egzersizden sonraki kan şekeri düzeyi ölçümünüzü, egzersiz öncesindeki ölçümle karşılaştırmak, egzersize zaman ayırmanın ne kadar önemli olduğunu açıkça gösterir.
Ama hipoglisemiye (düşük kan şekeri) duyarlılık geliştiren ilaçlar alıyorsanız, egzersize başlamadan önce kan şekerini ölçmek kesinlikle bir zorunluluktur. Kan şekeri güvenli düzeyin altındaysa, egzersize başlamadan önce ekstra karbonhidrat almanız gerekebilir.
Egzersizden sonra da kan şekerinizi ölçüp öncesiyle karşılaştırın. Böylece karbonhidrat katkısının işe yarayıp yaramadığını, daha çok veya daha az almanızın gerekip gerekmediğini anlayabilirsiniz. Gereken miktar beden ağırlığınız, egzersizin tipi ve aldığınız ilaçlara bağlı olarak değişebilir. En doğrusu doktorunuza danışarak en uygun olanı seçmektir.”
DİYABET YÖNETİMİNDE KAN ŞEKERİ HEDEFLERİ
Yaşınız, sağlık durumunuz ve diğer birkaç faktöre bağlı olarak dokturunuz kan şekeri düzeyi hedeflerinizi belirlemek konusunda size yardımcı olur. Amerikan Diyabet Derneği ve Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği Kılavuzlarının yetişkinler için uygun genel değerlerini başlangıç olarak kullanabilirsiniz.
Aç karnına, yemeklerden sonra 80–130 mg/dl Yemeklerden 1-2 saat sonra <180 dl="" mg="" strong="">
Hba1c : % 7 ve altı olmalıdır. Tabii ki bu değerler hastanın yaşı, eşlik eden diğer hastalıkları, kalp hastalığı, yaşam beklentisi gibi birçok faktöre göre değişmektedir.
iki-kere-olcun-2
Tip 2 diyabetliler için günlük kan şekeri örneği
2 krep+2 yemek kaşığı pekmez+ 125 g. portakal suyu+kahve 65 g. karbonhidrat
2 krep+2 yemek kaşığı pekmez+kahve 50 g. karbonhidrat
1 ince dilim ekmek üzerin biftek, yumurta, peynir+kahve 50 g. karbonhidrat
½ bardak lor peyniri+3/4 bardak yaban mersini+1 yemek kaşığı badem+2 yemek kaşığı granola+125 g. portakal suyu+kahve 55 g. karbonhidrat
½ bardak az yağlı lor+3/4 bardak yaban mersini+1 yemek kaşığı badem+2 yemek kaşığı granola+kahve 35 g. karbonhidrat
1 adet haşlanmış yumurta+1 yemek kaşığı fıstık ezmesi+1 ince dilim tam buğday ekmeği+1 adet elma+kahve 45 g. karbonhidrat
1 adet haşlanmış yumurta+1 yemek kaşığı fıstık ezmesi+2 dilim tam buğday ekmeği+1 bardak az yağlı süt+kahve 45 g. karbonhidrat
Acıbadem Etiler Tıp Merkezi Beslenme ve Diyet Uzmanı Melis Torluoğlu; “Günlük ölçümlerinizi değerlendirerek yemek öncesi değerlerin hedefi tutturduğunu görebilirsiniz. 
Yukarıdaki örnekte de görebileceğiniz gibi 50-65 gram karbonhidrat yedikten 2 saat sonraki ölçümlerde değerler hep 180 mg/dl’nin üstünde.
Ancak kahvaltılarda sadece 35-45 gram karbonhidrat alındığında yemek sonrası değerler hedef düzeylerini tutturuyor. Karşılaştırmalı ölçüm değerlendirmeleri sizin o öğünde 45 veya daha az karbonhidrat almayı amaçlamanız gerektiğini gösteriyor.” diyor.
MANTARA UYARI DİKKAT!
Diyabet hastaları, ayak tırnaklarında tedavi edilmedikçe komplikasyonlara yol açabilecek mantarların oluşmasına daha yatkın. Tırnaklarınızda mantar oluştuğundan kuşkulanıyorsanız mutlaka bir dermatoloğa başvurmalısınız. Ayak tırnağı mantarlarını önlemenin en iyi yolu ise yine kan şekeri değerlerinizi dengede tutmak. Mantardan sakınmanın yolları ise şunlar:
 Cilt kurumasını önleyin. Kuru, çatlamış ve kaşıntılı ciltler bakteriler için bir yol oluşturur. Ayaklarınızı yıkayıp iyice kuruladıktan sonra ince bir kat losyon veya krem ile parmakları ve ayak tabanınızı iyice ovuşturun. Parmak aralarına sürmemeye özen gösterin.
 Ayak tırnaklarınızın bakımını düzenli aralıklarla yapın ya da yaptırın. Bunun için mutlaka konusunda uzman özel merkezleri tercih edin. Tırnak batmasını engellemek için tırnaklar kısa ve parmağınızın çemberine uygun eğrilikte kesilmiş olmalı.
 Tırnaklarınızı her gün gözden geçirin. Sinir uçlarınız zarar görmüş olabileceği için nasır ve yaraları hissetmeyebilirsiniz.

iki-kere-olcun-3Daha yumuşak olacakları için ayak tırnaklarınızı banyo yaptıktan sonra kesin.
Diyabetik retinopati
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından ilk kez bulaşıcı niteliğe sahip olmayan salgın bir hastalık olarak nitelendirilen diyabet, hem Türkiye’de hem de dünyada ulaştığı rakamlarla endişeye neden oluyor. Küçük damar hastalığı olarak da bilinen diyabetin en çok etkilediği organların başında gözün geldiğini vurgulayan Dünyagöz Etiler’den Op. Dr. Nilüfer Köylüoğlu Ünal “Geçici görme bozukluklarından kalıcı görme kaybına kadar birçok göz sorununa yol açan diyabet, özellikle sebep olduğu diyabetik retinopati hastalığıyla Türkiye’de ve dünyada 50 yaş altı körlüğün birinci nedeni olarak karşımıza çıkıyor” diyor. 10 yıllık diyabet hastasında görülme riski yüzde 90 Diyabetik retinopatinin gelişmesindeki temel faktörün hastalığın süresi olduğuna vurgu yapan Op. Dr. Nilüfer Köylüoğlu Ünal, hastalık yaşı uzadıkça diyabetik retinopatinin gelişme riskinin de arttığına dikkat çekiyor. 5 yıldan bu yana diyabet hastası olan bir kişide diyabetik retinopati gelişme riskinin yüzde 50 olduğunu söyleyen Op. Dr. Köylüoğlu Ünal, 10 yıllık bir diyabet hastasında ise bu oranın yüzde 90’lara kadar çıktığını belirtiyor. Göz dibi muayenesi şart! Diyabetin komplikasyonlar oluşmadan kontrol altına alınması gerektiğine dikkat çeken Op. Dr. Nilüfer Köylüoğlu Ünal,
Tip 1 diyabet hastalarının hastalığın beşinci yılından itibaren, Tip 2 diyabet hastalarının ise tanı konur konmaz göz muayenesine gitmesi gerektiğini belirtiyor. Ünal, diyabetik retinopati tanısı konulduğunda hastaların zaten yaklaşık 5 yıldır fark edilmemiş diyabeti olduğunun da altını çiziyor. Özellikle diyabetik retinopati teşhisi konulan hastaların 3-4 ay aralıklarla kontrole gitmesi gerektiğini söyleyen Ünal “Diyabetik retinopati düzenli takip edilmesi gereken ciddi bir hastalıktır. Retinada meydana gelen değişikliklerin erken safhada tespit edilebilmek ve tedavideki başarı oranını korumak için özellikle diyabet hastalarının göz dibi muayenelerini aksatmamaları büyük önem taşıyor” diyor.
Diyabet, retinanın küçük damarlarını tıkayarak beslenmesini engelliyor. Diyabetik retinopati denilen bu durum eğer zamanında müdahale edilmezse retinanın tamamen kaybına ve körlüğe kadar ilerleyebiliyor.

Hiç yorum yok: